Zımbırtı


Kendimiz olmamız gerektiğini öğrenmeden aşk denen zımbırtılara bulaşıyoruz sonra da neden acı çekiyoruz diye yakınıp duruyoruz. 

Aşk, kendini bilmeyen insanlara iki beden büyük bir elbise ve giymeye kalkarlarsa herkes alay eder. Herkesin alay etmesi önemli değil, başarılı olamamanın getireceği acıların yanında çerez gibi gelir. 

Bizim ülkemizde daha acınası bu durum. Aşkı filmlerden öğrenen çocuklara sahibiz, tabi onlardan biri de benim desem yalan olmaz herhalde. Burada konu aşkların filmlerde daha düzgün bir temayla işlenmesi değil tabi ki ama olsa da kötü olmaz aslında…

Her neyse değinilmesi gereken konu daha kendi kararlarını alamayan insanların bir de gidip aşk saçmalıklarına bulaşmasıdır. Yetişkin yaşa gelmiş ama hâlâ ne yapacağını babasından veya ağabeylerinden öğrenen insanlarla dolu dışarısı ve bu insanlar öğretici olarak filmleri de kaynakları arasına ekledi mi olmayan kalmıyor. Mesela filmlerde zamana bırakalım diyen insanlar gördünüz mü hiç veya kavuşamayan insanların başka insanlarla yeni hayat kurduğuna şahit oldunuz mu?

İşte işin kötü tarafı da bu; kendi olamayan insanları tamamen hayal dünyasına sürükleyen dış etkenler durumları çok daha kötü yönlere sürükleyebiliyor. Bu arada gidip kişisel gelişim kitapları okuyarak kendinizi bulmanızdan bahsetmiyorum, sadece kendiniz olmayı başarın, sonuçları kötü de olsa kendi kararlarınızı alın. 

Kendiniz olmadan bir insana çıkma teklifinde bulunduğunuzda reddedilirseniz ne yapacağınızı bu psikolojiden nasıl kurtulacağınızı bilemezsiniz. Kendiniz olun ki reddedilirseniz bile hayatın devam ettiğini anlayabilesiniz.


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski